Nerden mi anlıyorum yaşlandığımı
Kadınlar gittikçe daha güzel.
Güneş daha hızlı adımlıyor gökyüzünü
Sular daha soğuk, rüzgâr daha serin. (Ağaran Bir Suyum)

Geriye dönerek yanıtlıyoruz birbirimizi
Bir destek aranır bir güç alırcasına
Dönerek ikide bir anıların ülkesine..
Alnımızı gererek konuşuyoruz, kaşlarımızı
Bir ince eğimle siper edip bakışlarımıza
Çok iyi bildiğimiz bir duyguyu
- O biraz yenilgiye biraz ezikliğe benzer
Ortak yaşadığımız sızım sızım -
Saklamaya çalışıyoruz birbirimizden. (Aykırı Yaşamak)

Babam gelirdi ve akşam olurdu.
Bahçedeki akasya ağacı
gün boyu biriktirdiği kuşları
Birer hayal topu olarak uzatırdı yatağımıza.
Siyah-beyaz bir fotoğraf gibi gelirdi babam.
Kamyonlar hep geceleri, hep uzaklara giderdi.
Ben o zamanlar bütün babaları susar sanırdım. (Aynı Yürek Lekesi)

Bir yanım gündelik şeyler
Evdir ekmektir
Yaşadığım kaskatı;
Bir yanım olmadık türküler söyler
Yoldur özlemdir
Benim en güzel düşlerim
İçimde kaldı. (Bir Özlemin İzdüşümü)

Çocukların uçurtmalarına benziyorsun
Biliyor musun…
Rüzgârı hiç dinmeyen bir mavilikte
Güneşli sular gibi gülümsüyor yüzün.
Ve ben çok aşağılarda
Katı ülkesinde toprağın
Tutulmuş heyecanına
Titreyerek izliyorum süzülüşünü… (Çocukların Uçurtmalarına Benziyorsun)

Bir dağ kovuğuna daha çok küçük yaşları
Alıp çıkarsam ayrılıklardan o çocukları.
Götürüp gün ışığı ile yıkasam yüzlerini
Acılarını rüzgâra tutsam bir zaman.
Gövdeleri yufka ekmekler kadar ince
Parmakları anılarda salkımsöğütler
Saçlarına yağmurlardan taraklar vursam… (Dağlarda Ölsem)

Gölgesi uzun bir yoldan gelmiştim.
Polis çemberinde kaybolmuş caddeler
Yalnız kendi suretini soluyan odalar…
Ne suların aktığı yer, ne rüzgârın ülkesi
Herkes bir yerinden örtüyordu güneşi.
Sesinde denizin büyük ayrıcalığı
Sen bir başka uzaklığa bakarak konuşuyordun:
“Düşü olmayanın yenilgisi de olmaz
Yaşadığı her şey dokurken ömrünü
Pişmanlık insanın kendine kötü bir oyunu.” (Denizin Ayrıcalığı)

Eflatun esintiler içinde titredi incecik
Aynı içten kokuyla iki ayrı erguvan
Birisi bir küçük evin içedönük bahçesinde
Süsledi sevgisini iki pembe avucun
Öbürü bir mezar başında öksüz
döktü rengini sessizce… (Döktü Rengini Sessizce)

Yalnızlığın sesinden bir resim yaptım
Karanlık kalabalıklardan süzdüm ışığını.
Akşamüstüyle boyadım vazgeçen ağzını
Parmaklarını uzattım gece suları gibi ıssız
Salkımsöğütlerden bir beden çizdim usul
Hiçbir rüzgârın duruşunu bozamadığı
Bütün yağmurları topladım yapraklarına. (Kar Yağışı)